Ne var Ne yok

HKB Gözü Instagram'da

Güncel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Güncel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ocak 2015 Perşembe

İtirazım Var!



Ve ben şimdi buraya güzel şeyler yazmayacağım. Ben sizi, bizi eleştireceğim. Çünkü "itirazım var!"

Geçen yıl nisanda gösterime giren "İtirazım var" filmi! Saçma sapan filmler koca koca salonlarda ve hatta bir değil, birden fazla salonlarda haftalarca gösterilirken, "İtirazım Var" filmi küçücük bir salonda seyrek seanslara kondu. Çok izlenmeden de zaten kalktı. Şimdi gelelim duruma. Filmin internet sitesi, filmin borcundan ötürü kapatılmış. Filmin borcundan ötürü belki filmin DVD'si bile çıkmayacakmış!
Ama insanlar şu gerçeği görmediler. Kaliteli gülmek, düşünerek gülmek. Ya da gülmeyi bir yana bırakalım: Düşünmek ve Sorgulamak bizim işimiz değil artık. Biz inek gibi önümüze konulanı yeriz.
Oysa Onur Ünlü'nün bu filmi, şuana kadar çekilmiş en iyi Türk filmlerinden biridir. Kurgusu son derece zekice hazırlanmış. Düşündürücü ve sevmeye iten bir filmdir! Bu adam şimdi nasıl tekrar film çeksin? Ama siz hala turuncu gömlekli kıllı adamın ossuruğuna gülmeye devam edin!
"Her toplum, layık olduğu şekilde yönetilir." Montesquieu
Yazıklar olsun!

Not: Film zaten daha başlamadan büyük bir darbe yemiş ve Kültür Bakanlığının ilgili dairesinden filme +18 yaş sınırı konmuştur. Ahlınıza gelebileceği gibi filmde herhangi bir çıplaklık ve ya öpüşme sahnesi dahi yoktur. Açıklamada kötü bir Türkçe'yle: İnsan onurunu ve genel ahlakı zedeleyici ibaresi kullanılmıştır. Onur Ünlü'nün buna tepkisi ise, "Anlaşılmaz bir durum, bizden daha ahlaklı olduklarını düşünen insanlarının beyinlerinin içine girip, filmin neresiyle sorun yaşadılar diye bakmak istiyorum. Ben anlayamıyorum." demiştir. Filmi izledikten sonra sıkıntı yapan kısmın, sorgulama ve düşünmeye itmesi olduğunu siz de görürdünüz, eğer izlemiş olsaydınız...



10 Aralık 2013 Salı

Düğümlere Ruh Katan Kadın Canan Gören

Ten çoraptan kadınlar, bebekli anne, Mısır Tanrıçası, şapkalı kadın, özgür kadın nicesi...

İnsan kalbini her zaman her şeye açık tutmalıdır. Ne zaman ve nerede, kiminle karşılaşacağınız belli olmaz! Mesela bugün günlerden Canan oldu benim için...
Canan Gören, matematik öğretmeni... Şimdi düşünüyorum da, ne çok isterdim matematiği ilk ondan öğrenmeyi...
Ama ben ona matematik sayesinde rastlamadım. Bizim karşılaşmamız, sergi salonun içinden bir kadının bizi içeri çağırması ile oldu. Bu kadın, elleriyle çere-çöpe hayat veren  Canan Hanımdı...
Şuana kadar bir çok çöpten sanata çalışması görmüş olabilirsiniz ama iddia ediyorum, bu kadar yaratıcısını ve özellikle bu kadar "atığını" görmediniz. Eski çorapları dikişsiz ve yapıştırıcısız, düğümlerle birer sanat eserine dönüştürüyor, Canan Gören. Ve sonra bir de onlara hayat hikayesi yazıyor. Ardından da sohbet ediyor, kırk yıllık ahbabı gibi...
Yoğurt kovası kapağı ve çoraptan akıl almaz desenlerden tutunda, peynir kapı kapağından dervişlere kadar... Tek başına çorapla, çamaşırcı siyahi bir kadın ya da Mısır Tanrıçası görebilirsiniz onun çalışmalarında. 
En "atık" kağıtlardan, mesela tuvalet kağıdından kıvırıp, kopartarak yaptığı kadınlar, çerçevelerine sığmıyor! Dansının en ince figürlerini size sergiliyorlar hatta bazılarının yüzlerinde ki ifadeyi yakalayıp hayran oluyorsunuz. Beş santimden oluşan kadınların yanında çocukları, babaları aşıkları, dans partnerlerini de bulabilirsiniz. Yeterinde gönlünüz ve gözünüz açıksa Kaplumbağa Terbiyecisinden tutun ailesine küsmüş çocuğu bile yakalayabilirsiniz. 
Ceren'in bana hediye ettiği dans eden kadınlarım.
Deli işi değil mi? Evet, Canan Gören'de de zaten bu delilikle yaratıcılığın sınırlarını zorlayan bir sanatçı! Elinden çıkanlar kadar kendisiyle sohbetten de büyük keyif alacağınız, gönlü güzel bir "sanatçı"...
Malzemeden şikayet eder bir çok insan, kalitesinden ya da yokluğundan... Canan Hanım, hiç şikayet etmeden, gayette zevk alarak, portakal kabuklarına el atmış. Asıl branşı seramik olmasına rağmen, elinde portakal kabuklarıyla bir şeyler yaparken buluvermiş. Özellikle de çocukların yaratıcılıklarının gelişmesi için birer bir olduğunu söylüyor ve ekliyor. "sonuçta organik bir çöp!"
Altın Portakal 50. Yıl Sanat Galerisinde açtığı sergide dikkat çeken bir başka çalışmasında mutfakların eski yadigarları elekler! Plastiklerine yerini bırakan elekler eskiden olduğu gibi tekrar duvarlarda. Arkası teker teker işlenmiş birer sanat eserine dönmüş elekler, Canan Gören'in elinde...
Kendisi de sergisini "Evsel ve organik atıkların sanatın sihirli gücüyle yer ve şekil değiştirme serüvenini göstermek istedim. Holus ve elek gibi Anadolu'nun bereket simgelerinin plastiğe yenilgisinin hayır çığlığını, kağıdın en küçük parçalarının ve ten çoraplarının illüzyon gibi insan elinde nasıl çağdaş sanata yansıdığını simgeledim" diye anlatıyor.
Canan Gören'in "Kimliksiz" adlı sergisi 5 Aralık 2013-11 Ocak 2014 tarihleri arasında Antalyalıları cezbetmek için bekliyor. 


HKB
Antalya Aralık'13
Tek tek işlenen eleklerin üzerindeki çiçekler adeta mis gibi kokuyor!