HKB Gözü Instagram'da

25 Ocak 2012 Çarşamba

ÇOK-CUK



Dunyada ki en inanilmaz sey kesinlikle insan yavrusu olsa gerek. "Nur topu" diye guzellenen, mis kokulu kiymik parmakli, sir dolu bir dunya. O minicik elleriyle sizin alcak bir parmaginizi kavraya bilir. Ama eger yaparsa -yuregimiz yag baglar mi bilmemama- icimizin yaglarini eriten hic degilse buzlarini eriten icak, yumusacik bir "sey". Fazla derin ve karmasik kelimelerle betimlemek dogru degildir onlari cunku "bebek" kelimesi basli basina basitligi ve safligi temsil eder. O yuzden basit kelimeler kafiddir onlar icin. Ya da guzellemeler...

Bu basitligin altinda dunyanin en buyuk sirri yatar aslinda! Neymis o sir? Insan olma, insan yaratma. O minicik gozler nelere sahit olmuyor ki? Farz-i mahal suan ki alginizla bir baska aleme gittiginizi dusunelim. Size hersey ama her sey yabanci bir tek sey disinda; annenenizin kokusu. Ve o "canli" sizin caninizdan, kaninizdan olma! Annesinden dayak yigen bir cocugun yine "anne!" diye aglamasi, ya da yaramazlik sonrasi azar isiten Resat'in bir eliyle gozunun yasini silerek bir eliyle de yine annesine sarilmaya calismasi! Neden? Cunki yok! Sizden baska dunyada kimsesi yok onun. Sen getiriyorsun onu dunyaya, sen adam ediyorsun onu.

Aglayan bir cocugun gozunun yasini silecek bir elin olmamasi ya da onu saracak bir kucagin olamama ihtimalini dusunmek bile yurekleri parcalamaya yetiyor.

Le Mont StMichel Normandiya Fransa 2011
Ve ozverinin ta kendisi olan annelik ya da babalik bir noktadan sonra beklenen yone dogru kayiyor. Senin ugruna geceni gunduzunu karistirdigin, kendini unuttugun, kalbinin ritmini degistiren "insan" degil"sey" artik yok yaninda.

Oyle ki binlerce kilometre uzakta, Allah'in "gavuristaninda" Allah'in belkide cok tehlikeli hizli treninde, tek basina bir yerlere gidiyor ve sen bundan bi'habersin ve sen onunyaninda olamiyorsun. Ama aklin bir yerlerde oluyor, lokman yarim kaliyor. O kendinden emin tekrar kesvederken Amerika'yi, ya da neresiyse artik senin yaninda olmadigin her yer ayni (!) sen oylece kalakaliyorsun anilarinla ve anilarinin mekaniyla! O oturturken kendisini dunyanin merkezine, sen merkezi bosalan bir dunyada yasamaya calisiyorsun.

Demem o ki, o hizli trenin nereye gittiginin bir onemi yok ya da saatte kac yaptiginin! Ya da girdigi su tunelin kulakta yaptigi ugultunun!

Sen iyi oldugunu dusunerek yasiyorsun; ondan gelecek bir iyi habere muhtac. Yine de sikayet etmiyorsun dar vakitlere ne kadar vaktin kaldigini bilmeyerek. Ama koyduysan sen onun etten kalbine sevgiyi; merak etme! O yurek seninle birlikte carpiyor!

Demem o ki; yalnizlik arkasini dusundugunde basliyor. Kilometrelerce oteden Allah'in "gavuristaninda", gavurun hizli treninde 18 numarali vagonun 35 numarali koltugunda bir salak saskin yurek ailesini dusunup, guc buluyor. Sonra da gecip insanlara ozgurlukten ahkam kesiyor.

HKB

Paris-Marsilya TGV

06.01.2012

Saat 22 civari...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder