HKB Gözü Instagram'da

8 Mart 2013 Cuma

Kore Sineması ve Ben, Sen, O




Inchon Havaalanında orjinal imzalı afişler sizi karşılıyor.

Bu kadar beklememeliydi bu yazı. Çünkü uzun zamandır ne hissettiğimi ve ne düşündüğümü biliyorum Güney Kore sinemasına dair... Peki, nereden başlamalı kelimelere dökmeye...
Çocukluğumuzdan beri neredeyse hepimizin evinde televizyon var. On yıla kadarda bilgisayarlar ve internetler girdi. Filmlerle gelen görsellik algısı "izleyici" için bir anlam ifade etmiyor artık. Yokluğunu bilemiyoruz, içinde doğduğumuz için. 
İşte bu görselimizin için de filmler ve özellikle "Batı" yapımı filmler en büyük paya sahip. Günlük hayatımızdan, sosyal ve hatta aile içine varan ilişkilerimizi şekillendiren bu yapımlar her haliyle bizi kuşatmış durumda. Bir filme başlarken, "Haaa, haaa bu şişko gözlüklü ölür." ya da eski filmlerde daha çok karşılaştığımız "Bu zenci ölür." gibi ön-görülerimizin çoğu haklı çıkmıyor mu? Neden peki? Türkçemiz de bunu tanımlamak için çok güzel ve yeterli bir kelime var: "Basma Kalıp"... Evet, üretilen ya da başka kusulan bir sinema bombardımanına maruz kalıyoruz. Yılda belki 10 tane harika film gelmiyor da değil lakin "Yeter artık ben sıkıldım, başka bir şey yok mu?" diyenlerin sayısı da hızla artıyor. 
Bu noktada önümüze bir kaç seçenek çıkıyor. Fransız ve İspanyolca (sadece İspanya birçok güney Amerika ülkesi) be doğu Avrupa yapımları izleyicinin ilgi ve alakasına göre ön plana çıkarken, karşımızda kısaca Asya sineması yükseliyor. Tabi bunun için de Hindistan’ın Bollywood yapımları artık dünya çapında bir başarıyı yakaladılar. (Bkz. Slumdog Millionaire, Life of Pi) 
Park Chan-wook
Dünyada ki milyonlarca anime sevenler için Japonca ve Japonca olan her şey çok cazip gelirken, hemen yanı başında bir ülkenin yapımları da dikkat çekmeye başlıyor, GÜNEY KORE! (Bu cümlede Japonya'yı ve Kore'yi kıyaslayıcı bir ifade yoktur ki keza Koreliler tarihsel sebeplerden dolayı bundan pek de haz etmezler) 
Bilenler bilir ama ben bilmeyenler için belirtmeliyim ki, Türkiye'nin dokuzda biri yüz ölçümüne sahip ve nüfusu elli milyon olan bu Uzak-Doğu Asya ülkesinin sinemasını dünya çapında takip eden azımsanmayacak kadar büyük bir kitle var. İşte beni de onlardan biri yapan bir kaç sebebi sizinle paylaşıyorum:
En önemli sebebinin üzerin de uzunca durduğuma inanıyorum; Batı özellikle Hollywood sinemasına karşı bir genel bıkkınlık.,, Yapımların gerçekten de üzerinde ustaca çalışılarak orta konması ve özgünlüğünü ikinci sebep olarak sayabiliriz. Genel olarak sinemaya ilgisi olanlar şuana kadar eminim en az bir kaç tane Kore yapımı ya izlediler ya da tavsiye aldılar. Burada kendi dallarında çok başarılı iki Koreli yönetmen ön plana çıkıyor: Old Boy'un babası  Park Chan-wook ve anlamak için en az iki defa izlemeniz gereken yapımlara imza atan Kim Ki Duk uluslararası film festivallerini sallayanlar arasında. Bkz. Cannes Film Festivali!
Kim Ki Duk


Aynı zamanda senaryoların özgünlüğü batı sinemasının da dikkatinden kaçmış değildir. Bir çok Kore menşeyli film, "telif hakları satın alınmak" suretiyle maalesef tekrar vizyona girmiştir. Burada niyetim kesinlikle ırkçılık değildir ama  "batının yeterince suratına ve de kültürüne maruz kalmamızın" yanında bir de bu uyarlamalar benim için oldukça can sıkıcı bir durum arz eder. Bkz,.My sassy girl, Lake House... Bu konu da ağır bir eleştiriyi de Özcan Deniz'e getirmek durumundayız. Uyarlama senaryo adı altında "A moment to Remember" filminin birebir aynısı "Evim sensin" diye çekmesinin hala bir mantığını algılamış değilimdir. Aklıma tek gelen sebep, maalesef çok çirkin olsa da: PARAdır ve parayı çuvalla götürmüştür, yaratıcılıktan ve özgünlükten nasibini almamış bu yapım. Saygı duyamayacağım maalesef... Bunun örnekleri çoktur ve çoğaltılabilir...
Lakin beni Kore sinemasına bu denli bağlayan özelliğinden bahsetmenin zamanı geldi sanırım: KÜLTÜR! Kore'yi "bizim için, binlerce kilometre uzakta olan ve çok farklı bir kültüre sahip olan bir ülke" olarak görenler büyük yanılgı içerisinde olduklarını bilmelilerdir. 60 yıl önce gidip de gelmeyenlerin hikâyeleriyle büyüdükten sonra Kore bizim için herhangi bi'yer olmanın ötesine geçmiştir. (Bunun hakkında koca bir yazı yazabilirim) Bununla birlikte, Kore ve Türk kültürleri arasında sanıldığından öte, şaşırtıcı derece büyük benzerlikler vardır. En basitinden iki kültür de "saygı" üzerine kurulmuş ve adetleri büyük oranda benzerlik göstermektedir. Diller arasında ki vurguların bezerlikleri ve daha nicesi... (Açıkçası yazmamak için kendimi kontrol ediyorum şu an yoksa konu dışına çıkmam an meselesi) Bu izlenimleri sadece filmlerden değil, Kore gezimden ve yakın arkadaşlarıma dayanarak yapıyorum.
Gianna Jun'u göremedim ama el izini gördüm.
Şahsen Korece'nin melodik olduğunu düşünüyorum ve çok seviyorum. Özellikle altyazılı izleyipte, vurgulardan ötürü zevk alacağız bir dildir, Korece...

Ama bunlar hep bir birlerine benziyor bu çekik gözlüler! Ben nasıl ayırt edeceğim şimdi bunları?
Sorusu genel bir yakarıştır ve gayette hak verilisidir. Tek cevabımız ZAMAN! Sadece bir müddet sonra aslında o kadarda benzer olmadıklarını göreceksiniz.... Benim gibi sesten bile ayırt etmeye başlaya bilirsiniz. Örneğin ben, Son Ye Jin'i ve Gianna Jun'u kimseyle karıştırmam aslında karıştıramam. :) 
Uzun lafın kısası, en kısa zamanda Kore sinemasını keşvetmenizi diliyorum! Çünki yenilik arayanlar için,keşvedilmeyi bekleyen büyük bir hazinedir. Ve evet, ben de gün gelecek belki Kore sinamasını sıkıcı bulacağım.Ama o gün bugün değil!


3 yorum:

  1. İyi yapmışsın blogspot seviyorum ben kullanımı kolay ve ideal bence. Workpress mi ne var birde.. Neyse gelelim yazıya imla hatalarını görmezden geldiğimizde:P gayet yerinde tatdında bir açıklama olmuş Koreliler'in birbirine benzemesi konusu için zamana ihtiyaç yok iki film izlemek kafi ya da iki MV de yeterli Çünkü gerçekten benzemiyorlar Göz yapıları da buna dahil desem bana katılmaz mısınız efendim :)

    Her şey bir yana fotoğraflarınla nispet yaptığın da kaçmadı gözümden :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslına bakarsan ben de o fotograflardan o kadar çok var ki hala yayınlanmayı bekliyorlar :) Açtım baktım hangisi olur acaba dedim :)

      Sil
  2. Bahsettiğin iki yönetmeni de çok severim özellikle Kim ki Duk dedin mi akan sular durur bende bir Bin-jip derim binlerce Hollywood aşk filmine taş çıkarır :) He sıkıldın mı dersen bazen evet çoğu zamandır Kore yapımı izleyemiyorum nedenini de açıklayamıyorum tekrar başlamak için bir kaç çok güzel film tavsiyesine,yazısına ihtiyacım vardır belki ha ne dersin :)

    YanıtlaSil